TÜSİAD Lideri Simone Kaslowski, Türkiye’nin önüne gelen fırsatları kaçırdığını belirterek, “Piyasayı canlandırmanın yolunun maalesef yalnızca faizi düşürerek olamayacağını artık hepimiz görmüş olmalıyız” diye konuştu.
Haftalık yayınlanan Gazete Oksijen’den Elif Ergu Demiral’a konuşan Simone Kaslowski, pandemi periyodunda Türkiye ekonimisinin daralmadığına işaret etti.
Kaslowski şunları söylemiş oldu:
“2020 tamamında gerçek bazda yüzde 2 büyüdük; bu yıl da gerçek yüzde 9 büyüyeceğimizi hesaplıyoruz. Bu performansta o periyot enflasyonu yükseltmek değerine, ucuz kredi sağlayıp, kredi arzını bollaştırmamız rol oynadı. Yan tesiri devasa yükseklikte enflasyon ve azalan kredi arzı oldu. Bu sarmaldan çıkamayışımızın temelinde, yüksek büyüme uğruna attığımız ucuz kredi sağlama adımları rol oynuyor.
Her geçen gün enflasyon ile uğraşımız zorlaşıyor. Faiz indirimi yapılsa dahi artık bu süreç istediğimiz ölçüde uzun vadeli kredi faizine yansımamakta. Bu da büyümenin sürdürülebilir olmadığını, kaynak gereksinimi olduğunu ve o kaynağın maliyetli olduğunu gösteriyor. Temel önemli olan büyümenin sürdürülebilir olması, istihdama katkı sağlaması ve hane halkına yansıması. Büyüme olsa dahi bu her kesite eşit yansımıyor ve kapsayıcı değil. Gelir dağılımı eşitsizliği artıyor. Günü kurtarmak değil uzun vadeye odaklanmak lazım.”
“FAİZ İNDİRİMLERİNDE TELÂŞLI DAVRANIYORUZ”
Türkiye’de enflasyon dinamiklerinin 2015’ten itibaren bozulduğuna dikkat çeken TÜSİAD Lideri, “Bazı devirler gerçek siyasetlere dönme gayretimiz olsa da buralarda sabırlı davranamıyoruz. Daima olarak faiz indirimlerinde sabırsız davranıyoruz. Şimdiki sürecin geçtiğimiz 5-6 yıldan en değerli farkı şu ki, artık dünyada da enflasyon var. Rüzgâr ardımızdan esmiyor. Bu çabada önümüze gelen her fırsatı kaçırdık maalesef.
Artık de küresel şartlar bizi epeyce daha kuvvetli enflasyonist bir ortama sokuyor. Fiyat istikrarı olmadan büyüme sağlayamayız. Cümlelerimizde fiyat istikrarı olsa da, buraya giden formlarımız daima başarısız olmakta. Bu da ülkemizde alım gücünü besbelli düşürmekte. Sürdürülebilir bir tüketici talebinin alım gücünün olmadığı bir ortamda, yatırım ve üretim sonucu almak ne kadar mümkün olabilir? Piyasayı canlandırmanın yolunun maalesef yalnızca faizi düşürerek olamayacağını artık hepimiz görmüş olmalıyız.” tabirlerini kullandı.
yatırım tavsiyesi içermez
Haftalık yayınlanan Gazete Oksijen’den Elif Ergu Demiral’a konuşan Simone Kaslowski, pandemi periyodunda Türkiye ekonimisinin daralmadığına işaret etti.
Kaslowski şunları söylemiş oldu:
“2020 tamamında gerçek bazda yüzde 2 büyüdük; bu yıl da gerçek yüzde 9 büyüyeceğimizi hesaplıyoruz. Bu performansta o periyot enflasyonu yükseltmek değerine, ucuz kredi sağlayıp, kredi arzını bollaştırmamız rol oynadı. Yan tesiri devasa yükseklikte enflasyon ve azalan kredi arzı oldu. Bu sarmaldan çıkamayışımızın temelinde, yüksek büyüme uğruna attığımız ucuz kredi sağlama adımları rol oynuyor.
Her geçen gün enflasyon ile uğraşımız zorlaşıyor. Faiz indirimi yapılsa dahi artık bu süreç istediğimiz ölçüde uzun vadeli kredi faizine yansımamakta. Bu da büyümenin sürdürülebilir olmadığını, kaynak gereksinimi olduğunu ve o kaynağın maliyetli olduğunu gösteriyor. Temel önemli olan büyümenin sürdürülebilir olması, istihdama katkı sağlaması ve hane halkına yansıması. Büyüme olsa dahi bu her kesite eşit yansımıyor ve kapsayıcı değil. Gelir dağılımı eşitsizliği artıyor. Günü kurtarmak değil uzun vadeye odaklanmak lazım.”
“FAİZ İNDİRİMLERİNDE TELÂŞLI DAVRANIYORUZ”
Türkiye’de enflasyon dinamiklerinin 2015’ten itibaren bozulduğuna dikkat çeken TÜSİAD Lideri, “Bazı devirler gerçek siyasetlere dönme gayretimiz olsa da buralarda sabırlı davranamıyoruz. Daima olarak faiz indirimlerinde sabırsız davranıyoruz. Şimdiki sürecin geçtiğimiz 5-6 yıldan en değerli farkı şu ki, artık dünyada da enflasyon var. Rüzgâr ardımızdan esmiyor. Bu çabada önümüze gelen her fırsatı kaçırdık maalesef.
Artık de küresel şartlar bizi epeyce daha kuvvetli enflasyonist bir ortama sokuyor. Fiyat istikrarı olmadan büyüme sağlayamayız. Cümlelerimizde fiyat istikrarı olsa da, buraya giden formlarımız daima başarısız olmakta. Bu da ülkemizde alım gücünü besbelli düşürmekte. Sürdürülebilir bir tüketici talebinin alım gücünün olmadığı bir ortamda, yatırım ve üretim sonucu almak ne kadar mümkün olabilir? Piyasayı canlandırmanın yolunun maalesef yalnızca faizi düşürerek olamayacağını artık hepimiz görmüş olmalıyız.” tabirlerini kullandı.
yatırım tavsiyesi içermez