Gencsoy
Global Mod
Global Mod
Umumi Harbin Ne Demek?
Selam forumdaşlar,
Bu akşam içimde bir şeyler kıpırdadı. Belki de uzun zamandır susturduğum bir ses nihayet kelimelere dökülmek istedi. Sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bir savaşın değil… Bir “umumi harbin” hikâyesi bu. Adını duyunca aklımıza cepheler, tüfek sesleri, askerler gelir ya hani… Oysa bazen “umumi harp” sadece ülkeler arasında değil, insanların içinde de patlar.
Bu hikâyede, bir erkekle bir kadının kendi içlerindeki harbi anlatacağım sizlere. Biri stratejiyle, biri kalbiyle savaşan iki insanın…
---
Bir Şehrin Üzerine Çöken Sessizlik
Yağmurun dinmek bilmediği bir akşamüstüydü. Eski bir apartmanın dördüncü katında, ince bir perde arkasından dışarıyı izliyordu Elif. Her damla cama çarptıkça, kalbindeki gürültü biraz daha yankılanıyordu.
Alt kattaki komşusu Mehmet, yıllarını orduya vermiş bir subaydı. Emekli olduktan sonra hayatı planlarla, stratejilerle, net çözümlerle doldurmuştu. Onun için dünya, çözülmesi gereken bir denklem gibiydi.
Ama Elif için öyle değildi. Onun dünyası duygulardan, sezgilerden, kırılgan bağlardan örülmüştü.
Birbirlerinin zıttıydılar ama kader onları aynı apartmanda, aynı savaşın farklı cephelerine yerleştirmişti.
---
Bir Akşam, İki Farklı Savaşçı
Bir gün Elif’in kapısı çaldı. Kapıyı açtığında elinde eski bir harita tutan Mehmet’i gördü.
“Elif Hanım,” dedi Mehmet, “Sular her yeri bastı. Binanın altyapısını kontrol etmemiz lazım. Planlı gitmezsek daha büyük zarar olur.”
Elif gülümsedi.
“Her şeyi planla çözemezsiniz, Mehmet Bey. Bazen sadece beklemek gerekir.”
O an, bir sessizlik oldu. Dışarıda fırtına, içeride iki farklı fırtına daha vardı.
Mehmet mantıkla, Elif sezgiyle konuşuyordu. İkisi de kendi haklılığının umumi harbini yaşıyordu.
---
Umumi Harp: Sadece Devletlerin Değil, Kalplerin Savaşı
“Umumi Harp” kelimesini Mehmet iyi bilirdi. Yıllarını askerî eğitimde harcamış, tarih kitaplarında Birinci Dünya Savaşı’nı defalarca okumuştu.
Ama o gece, Elif’in söylediği tek bir cümle, onun bütün bilgilerini altüst etti:
“Belki de, umumi harp; insanın kendini anlamaya çalışırken, başkalarını yanlış anlamasıdır.”
O an Mehmet’in gözleri uzaklara daldı.
Bir anda geçmişi geldi aklına: cephede kaybettiği arkadaşları, suskun bir babanın oğlu oluşu, duygularını ‘dikkat dağıtıcı’ sayan yıllar...
Elif’in sözleri onun iç cephesine dokunmuştu.
Oysa Elif de kendi savaşını veriyordu. Hayat ona hep “anla, empati kur, affet” demişti. Ama affettikçe incinmiş, anladıkça yalnız kalmıştı.
Ve şimdi karşısında çözümle, kuralıyla gelen bir adam vardı.
Bu da onun “umumi harbi”ydi.
---
Bir Harbin Ortasında Sessiz Barış
O gece uzun uzun konuştular. Elif duyguların da stratejisi olabileceğini, Mehmet de stratejilerin arkasında bir kalp gerektiğini öğrendi.
Mehmet, “Ben savaşmayı öğrendim, ama barış yapmayı değil,” dedi.
Elif ise usulca gülümsedi:
“Barış, bir strateji değil Mehmet Bey. Barış, kalbinizin sessizliğini duyabilmektir.”
İşte o an, ikisi de anladı:
Umumi Harp sadece devletlerin, orduların değil; birbirini anlamaya çalışan insanların da savaşıydı.
Ve bazen bir insanın içindeki en büyük zafer, bir başkasını incitmeden geri çekilebilmektir.
---
Forumdaşlara Bir Söz
Belki de hepimiz kendi küçük umumi harp alanlarımızda yaşıyoruz.
Birimiz sessizliğiyle, birimiz sözleriyle, birimiz gururuyla savaş halindeyiz.
Ama unutmamalıyız; her stratejinin, her planın ardında bir yürek vardır.
Erkekler çözüm arar, kadınlar anlam…
Ama belki de dünya, ikisinin el ele vermesiyle barış bulur.
Bu yüzden soruyorum sizlere forumdaşlar:
Sizin “umumi harbiniz” neyle başladı? Bir kelimeyle mi? Bir bakışla mı? Yoksa kendi içinizdeki suskun bir tarafla mı?
Yazın, paylaşın.
Belki de hep birlikte o büyük harbi sonlandırmanın zamanı gelmiştir…
---
Son Söz
“Umumi Harp” bazen bir çağın değil, bir insanın hikâyesidir.
Topraklar değil, kalpler bölünür.
Ve sonunda anlarız ki; zafer, kimseyi yenmekte değil…
Birbirimizi anlamakta saklıdır.
---
Forumdaşlar, bu hikâyeyi okurken belki kendi cephelerinizi hatırladınız.
Belki de biriniz için bu satırlar, geçmişin sisinde kaybolmuş bir yüzü anımsattı.
Eğer öyleyse, bu yazı amacına ulaşmış demektir.
Çünkü her “umumi harp” bir gün biter…
Ama içimizdeki barış, anlatıldıkça büyür.
Selam forumdaşlar,
Bu akşam içimde bir şeyler kıpırdadı. Belki de uzun zamandır susturduğum bir ses nihayet kelimelere dökülmek istedi. Sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bir savaşın değil… Bir “umumi harbin” hikâyesi bu. Adını duyunca aklımıza cepheler, tüfek sesleri, askerler gelir ya hani… Oysa bazen “umumi harp” sadece ülkeler arasında değil, insanların içinde de patlar.
Bu hikâyede, bir erkekle bir kadının kendi içlerindeki harbi anlatacağım sizlere. Biri stratejiyle, biri kalbiyle savaşan iki insanın…
---
Bir Şehrin Üzerine Çöken Sessizlik
Yağmurun dinmek bilmediği bir akşamüstüydü. Eski bir apartmanın dördüncü katında, ince bir perde arkasından dışarıyı izliyordu Elif. Her damla cama çarptıkça, kalbindeki gürültü biraz daha yankılanıyordu.
Alt kattaki komşusu Mehmet, yıllarını orduya vermiş bir subaydı. Emekli olduktan sonra hayatı planlarla, stratejilerle, net çözümlerle doldurmuştu. Onun için dünya, çözülmesi gereken bir denklem gibiydi.
Ama Elif için öyle değildi. Onun dünyası duygulardan, sezgilerden, kırılgan bağlardan örülmüştü.
Birbirlerinin zıttıydılar ama kader onları aynı apartmanda, aynı savaşın farklı cephelerine yerleştirmişti.
---
Bir Akşam, İki Farklı Savaşçı
Bir gün Elif’in kapısı çaldı. Kapıyı açtığında elinde eski bir harita tutan Mehmet’i gördü.
“Elif Hanım,” dedi Mehmet, “Sular her yeri bastı. Binanın altyapısını kontrol etmemiz lazım. Planlı gitmezsek daha büyük zarar olur.”
Elif gülümsedi.
“Her şeyi planla çözemezsiniz, Mehmet Bey. Bazen sadece beklemek gerekir.”
O an, bir sessizlik oldu. Dışarıda fırtına, içeride iki farklı fırtına daha vardı.
Mehmet mantıkla, Elif sezgiyle konuşuyordu. İkisi de kendi haklılığının umumi harbini yaşıyordu.
---
Umumi Harp: Sadece Devletlerin Değil, Kalplerin Savaşı
“Umumi Harp” kelimesini Mehmet iyi bilirdi. Yıllarını askerî eğitimde harcamış, tarih kitaplarında Birinci Dünya Savaşı’nı defalarca okumuştu.
Ama o gece, Elif’in söylediği tek bir cümle, onun bütün bilgilerini altüst etti:
“Belki de, umumi harp; insanın kendini anlamaya çalışırken, başkalarını yanlış anlamasıdır.”
O an Mehmet’in gözleri uzaklara daldı.
Bir anda geçmişi geldi aklına: cephede kaybettiği arkadaşları, suskun bir babanın oğlu oluşu, duygularını ‘dikkat dağıtıcı’ sayan yıllar...
Elif’in sözleri onun iç cephesine dokunmuştu.
Oysa Elif de kendi savaşını veriyordu. Hayat ona hep “anla, empati kur, affet” demişti. Ama affettikçe incinmiş, anladıkça yalnız kalmıştı.
Ve şimdi karşısında çözümle, kuralıyla gelen bir adam vardı.
Bu da onun “umumi harbi”ydi.
---
Bir Harbin Ortasında Sessiz Barış
O gece uzun uzun konuştular. Elif duyguların da stratejisi olabileceğini, Mehmet de stratejilerin arkasında bir kalp gerektiğini öğrendi.
Mehmet, “Ben savaşmayı öğrendim, ama barış yapmayı değil,” dedi.
Elif ise usulca gülümsedi:
“Barış, bir strateji değil Mehmet Bey. Barış, kalbinizin sessizliğini duyabilmektir.”
İşte o an, ikisi de anladı:
Umumi Harp sadece devletlerin, orduların değil; birbirini anlamaya çalışan insanların da savaşıydı.
Ve bazen bir insanın içindeki en büyük zafer, bir başkasını incitmeden geri çekilebilmektir.
---
Forumdaşlara Bir Söz
Belki de hepimiz kendi küçük umumi harp alanlarımızda yaşıyoruz.
Birimiz sessizliğiyle, birimiz sözleriyle, birimiz gururuyla savaş halindeyiz.
Ama unutmamalıyız; her stratejinin, her planın ardında bir yürek vardır.
Erkekler çözüm arar, kadınlar anlam…
Ama belki de dünya, ikisinin el ele vermesiyle barış bulur.
Bu yüzden soruyorum sizlere forumdaşlar:
Sizin “umumi harbiniz” neyle başladı? Bir kelimeyle mi? Bir bakışla mı? Yoksa kendi içinizdeki suskun bir tarafla mı?
Yazın, paylaşın.
Belki de hep birlikte o büyük harbi sonlandırmanın zamanı gelmiştir…
---
Son Söz
“Umumi Harp” bazen bir çağın değil, bir insanın hikâyesidir.
Topraklar değil, kalpler bölünür.
Ve sonunda anlarız ki; zafer, kimseyi yenmekte değil…
Birbirimizi anlamakta saklıdır.
---
Forumdaşlar, bu hikâyeyi okurken belki kendi cephelerinizi hatırladınız.
Belki de biriniz için bu satırlar, geçmişin sisinde kaybolmuş bir yüzü anımsattı.
Eğer öyleyse, bu yazı amacına ulaşmış demektir.
Çünkü her “umumi harp” bir gün biter…
Ama içimizdeki barış, anlatıldıkça büyür.