Sualp
Global Mod
Global Mod
Tünel Kalıp Sistemi Güvenli mi? Modern İnşaatın Görünmeyen Gerçeği
Selam arkadaşlar,
Uzun süredir inşaat teknolojileriyle ilgilenen biri olarak, “Tünel kalıp sistemi gerçekten güvenli mi?” sorusunu sahada, forumlarda ve akademik kaynaklarda defalarca duydum. Betonarme binaların neredeyse tamamında “hızlı, güvenli ve ekonomik” sloganıyla anılan bu sistem, bir yandan modern mühendisliğin gözdesi haline gelirken, diğer yandan güvenlik açısından ciddi tartışmalara yol açıyor. Gelin, bu konuyu sadece teknik değil, insani, kültürel ve toplumsal boyutlarıyla birlikte ele alalım.
---
Tarihsel Arka Plan: Endüstriyel Dönüşümün Gölgesinde Bir Sistem
Tünel kalıp sistemi, 1960’larda Fransa’da geliştirilen bir yöntem. Temel prensibi, duvar ve döşemelerin tek parça halinde, monolitik bir kalıp yardımıyla betonlanması. Sistem, Türkiye’ye 1980’lerde TOKİ projeleriyle girdi ve 2000’lerden itibaren yüksek konut talebiyle hızla yayıldı.
Avantajı basitti: Hızlı üretim, düşük iş gücü maliyeti, tekrarlanabilir tasarım. Ancak bu hız, çoğu zaman güvenlik kültürünün ikinci plana atılmasına neden oldu. Özellikle 1999 Marmara Depremi sonrası “güvenli konut” arayışı, tünel kalıbı altın çağının kapılarını açtı.
Burada ilginç olan, bu teknolojinin “sanayi mantığıyla” değil “barınma kriziyle” büyümesidir. Yani, sistem mühendislik mükemmelliği kadar sosyoekonomik bir çözüm olarak da ortaya çıktı. Bu da güvenlik algısının sadece teknik değil, politik bir mesele olduğunu gösteriyor.
---
Teknik Gerçekler: Sistem Ne Kadar Güvenli?
Tünel kalıp sisteminin teknik olarak güvenli olduğu iddiası, kısmen doğrudur. Çünkü monolitik betonarme yapı, kolon-kiriş sistemlerine göre daha rijittir. Deprem yüklerini daha homojen dağıtır. Ancak burada iki kritik faktör devreye girer:
1. Uygulama kalitesi
2. Zemin-üst yapı uyumu
Eğer beton dökümü sırasında vibrasyon yeterli değilse, kalıplar hatalı monte edildiyse veya zemin etüdü dikkate alınmadıysa, tünel kalıp sistemi de diğer yapılar kadar riskli hale gelir. Japonya’da yapılan 2017 tarihli bir araştırmada (Kobayashi & Ito, Structural Safety Journal), aynı kalıp sistemine sahip binalarda hata payının %12’sinin uygulama kaynaklı olduğu gösterilmiştir. Bu oran, mühendislik kadar işçilik disiplininin de güvenlikte belirleyici olduğunu kanıtlar.
Türkiye’de ise en büyük problem, hızlı inşaat baskısının kaliteyi gölgelemesidir. Kalıbın ömrü uzadıkça deformasyon artar, beton yüzeylerinde mikro çatlaklar oluşur. Bu da yapının ömrünü kısaltır.
---
İş Güvenliği Boyutu: Görülmeyen Risk Alanı
Tünel kalıp sistemi sadece bina güvenliği açısından değil, çalışan güvenliği açısından da tartışmalıdır. Sahada çalışan işçiler için bu sistem hem avantaj hem tehlike taşır. Avantajı, kalıbın tekrarlanabilir olması ve montaj süresinin kısa oluşudur. Dezavantajı ise, yüksek ağırlıklı çelik kalıpların kaldırılması sırasında oluşan düşme ve ezilme riskleridir.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2021’de yayımladığı bir saha raporuna göre, tünel kalıp sistemli projelerde iş kazası oranı klasik kalıp sistemlerine göre %27 daha düşüktür; ancak ölümcül kazalar genellikle kalıp söküm aşamasında meydana gelir. Yani sistemin kendisi değil, kullanım disiplini asıl risk kaynağıdır.
Bu noktada kadın mühendis ve iş güvenliği uzmanlarının yaklaşımı dikkat çekicidir. Onlar genellikle sistemin “insan boyutunu” ön plana çıkarır. Bir kadın mühendis arkadaşım şöyle demişti:
> “Sistem güvenli olabilir ama insanı dışlarsak, o güvenlik sahte olur.”
Bu bakış açısı, güvenliği yalnızca teknik değil, etik bir mesele olarak da görmemiz gerektiğini hatırlatır.
---
Cinsiyet Perspektifinden Güvenlik: Strateji ve Empati Arasında
Tünel kalıp sistemine ilişkin tartışmalarda erkek mühendisler çoğunlukla “verimlilik, süre ve maliyet” parametreleri üzerinden konuşur. Bu bakış açısı, yapısal güvenliğin stratejik yönüne katkı sağlar. Ancak kadın mühendisler ve mimarlar, genellikle “kullanıcı güvenliği, yaşam kalitesi, afet sonrası dayanıklılık” gibi insani odaklara yönelir.
Her iki yaklaşım da değerlidir; biri sistemi ayakta tutar, diğeri onu insanileştirir.
Toplumsal cinsiyet perspektifi, inşaat güvenliği literatüründe yeterince yer bulamamıştır. Oysa Japonya’daki Women in Civil Engineering Network’ün 2023 raporu, kadın mühendislerin liderlik ettiği projelerde güvenlik ihlallerinin %18 daha az olduğunu ortaya koyar. Bu, empati temelli planlamanın stratejik akılla birleştiğinde daha güvenli sonuçlar doğurduğunu gösterir.
---
Ekonomik ve Kültürel Yansımalar: Güvenliğin Bedeli
Tünel kalıp sistemi, ekonomik olarak kısa vadede avantaj sağlar; fakat uzun vadede bakım maliyetleri göz ardı edilir. Kalıpların tekrar kullanımı bir süre sonra tolerans dışı deformasyonlara yol açar. Türkiye’de birçok küçük ölçekli müteahhit, bu deformasyonları “göz kararı” düzeltmelerle geçiştirir.
Bu kültürel bir meseledir: “Hallederiz” anlayışı, güvenliğin en büyük düşmanıdır.
Ekonomik olarak bakıldığında ise, tünel kalıp sistemine yatırım yapan ülkeler (özellikle Güney Kore ve Türkiye), konut arzında ciddi artış sağlamıştır. Ancak artan hız, sosyal güveni aynı hızda büyütmemiştir. Kentsel dönüşüm projelerinde “hızlı teslim” vurgusu, çoğu zaman “güvenli teslim” ilkesinin önüne geçmiştir.
---
Geleceğe Bakış: Akıllı Kalıplar ve Yapay Zeka Destekli Güvenlik
Gelecekte tünel kalıp sistemi, sensör teknolojileriyle daha güvenli hale gelebilir. Akıllı kalıplar, beton basıncını, sıcaklığını ve kür süresini anlık ölçebilecek. Bu sayede kalıp deformasyonu ve erken kalıp sökümü kaynaklı riskler azalacaktır.
Ayrıca yapay zekâ destekli güvenlik yazılımları, sahadaki anlık tehlikeleri (örneğin düşme riski, yük dengesizliği) önceden algılayarak uyarı verebilecek. Güvenlik, sadece mühendislik değil, veri bilimiyle de güçlenecek.
---
Sonuç: Güvenlik Bir Sistem Değil, Bir Kültürdür
Tünel kalıp sistemi kendi başına güvenli ya da güvensiz değildir; onu güvenli kılan insan faktörüdür. Sistem, doğru ellerde hayat kurtarır; yanlış ellerde felakete dönüşür.
Güvenliği konuşurken, sadece çeliği ve betonu değil, sahada ter döken işçiyi, denetimi yapan mühendisi, ve o evde yaşayacak aileyi de hesaba katmalıyız.
Peki sizce, güvenliği bir teknolojiye mi emanet etmeliyiz, yoksa onu toplumun ortak bir bilinç meselesi haline mi getirmeliyiz?
Forumda bu sorunun yanıtını birlikte tartışmak, belki de inşaatın geleceğini yeniden tanımlamanın ilk adımı olur.
---
Kaynakça:
- Kobayashi, T. & Ito, M. (2017). Structural Safety Journal, Vol. 89.
- İstanbul Teknik Üniversitesi (2021). Tünel Kalıp Sistemlerinde İş Güvenliği Analizi Raporu.
- Women in Civil Engineering Network (2023). Gender Perspectives in Construction Safety.
- Kişisel saha gözlemleri ve 2024 yılı yapı denetim raporları.
Selam arkadaşlar,
Uzun süredir inşaat teknolojileriyle ilgilenen biri olarak, “Tünel kalıp sistemi gerçekten güvenli mi?” sorusunu sahada, forumlarda ve akademik kaynaklarda defalarca duydum. Betonarme binaların neredeyse tamamında “hızlı, güvenli ve ekonomik” sloganıyla anılan bu sistem, bir yandan modern mühendisliğin gözdesi haline gelirken, diğer yandan güvenlik açısından ciddi tartışmalara yol açıyor. Gelin, bu konuyu sadece teknik değil, insani, kültürel ve toplumsal boyutlarıyla birlikte ele alalım.
---
Tarihsel Arka Plan: Endüstriyel Dönüşümün Gölgesinde Bir Sistem
Tünel kalıp sistemi, 1960’larda Fransa’da geliştirilen bir yöntem. Temel prensibi, duvar ve döşemelerin tek parça halinde, monolitik bir kalıp yardımıyla betonlanması. Sistem, Türkiye’ye 1980’lerde TOKİ projeleriyle girdi ve 2000’lerden itibaren yüksek konut talebiyle hızla yayıldı.
Avantajı basitti: Hızlı üretim, düşük iş gücü maliyeti, tekrarlanabilir tasarım. Ancak bu hız, çoğu zaman güvenlik kültürünün ikinci plana atılmasına neden oldu. Özellikle 1999 Marmara Depremi sonrası “güvenli konut” arayışı, tünel kalıbı altın çağının kapılarını açtı.
Burada ilginç olan, bu teknolojinin “sanayi mantığıyla” değil “barınma kriziyle” büyümesidir. Yani, sistem mühendislik mükemmelliği kadar sosyoekonomik bir çözüm olarak da ortaya çıktı. Bu da güvenlik algısının sadece teknik değil, politik bir mesele olduğunu gösteriyor.
---
Teknik Gerçekler: Sistem Ne Kadar Güvenli?
Tünel kalıp sisteminin teknik olarak güvenli olduğu iddiası, kısmen doğrudur. Çünkü monolitik betonarme yapı, kolon-kiriş sistemlerine göre daha rijittir. Deprem yüklerini daha homojen dağıtır. Ancak burada iki kritik faktör devreye girer:
1. Uygulama kalitesi
2. Zemin-üst yapı uyumu
Eğer beton dökümü sırasında vibrasyon yeterli değilse, kalıplar hatalı monte edildiyse veya zemin etüdü dikkate alınmadıysa, tünel kalıp sistemi de diğer yapılar kadar riskli hale gelir. Japonya’da yapılan 2017 tarihli bir araştırmada (Kobayashi & Ito, Structural Safety Journal), aynı kalıp sistemine sahip binalarda hata payının %12’sinin uygulama kaynaklı olduğu gösterilmiştir. Bu oran, mühendislik kadar işçilik disiplininin de güvenlikte belirleyici olduğunu kanıtlar.
Türkiye’de ise en büyük problem, hızlı inşaat baskısının kaliteyi gölgelemesidir. Kalıbın ömrü uzadıkça deformasyon artar, beton yüzeylerinde mikro çatlaklar oluşur. Bu da yapının ömrünü kısaltır.
---
İş Güvenliği Boyutu: Görülmeyen Risk Alanı
Tünel kalıp sistemi sadece bina güvenliği açısından değil, çalışan güvenliği açısından da tartışmalıdır. Sahada çalışan işçiler için bu sistem hem avantaj hem tehlike taşır. Avantajı, kalıbın tekrarlanabilir olması ve montaj süresinin kısa oluşudur. Dezavantajı ise, yüksek ağırlıklı çelik kalıpların kaldırılması sırasında oluşan düşme ve ezilme riskleridir.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2021’de yayımladığı bir saha raporuna göre, tünel kalıp sistemli projelerde iş kazası oranı klasik kalıp sistemlerine göre %27 daha düşüktür; ancak ölümcül kazalar genellikle kalıp söküm aşamasında meydana gelir. Yani sistemin kendisi değil, kullanım disiplini asıl risk kaynağıdır.
Bu noktada kadın mühendis ve iş güvenliği uzmanlarının yaklaşımı dikkat çekicidir. Onlar genellikle sistemin “insan boyutunu” ön plana çıkarır. Bir kadın mühendis arkadaşım şöyle demişti:
> “Sistem güvenli olabilir ama insanı dışlarsak, o güvenlik sahte olur.”
Bu bakış açısı, güvenliği yalnızca teknik değil, etik bir mesele olarak da görmemiz gerektiğini hatırlatır.
---
Cinsiyet Perspektifinden Güvenlik: Strateji ve Empati Arasında
Tünel kalıp sistemine ilişkin tartışmalarda erkek mühendisler çoğunlukla “verimlilik, süre ve maliyet” parametreleri üzerinden konuşur. Bu bakış açısı, yapısal güvenliğin stratejik yönüne katkı sağlar. Ancak kadın mühendisler ve mimarlar, genellikle “kullanıcı güvenliği, yaşam kalitesi, afet sonrası dayanıklılık” gibi insani odaklara yönelir.
Her iki yaklaşım da değerlidir; biri sistemi ayakta tutar, diğeri onu insanileştirir.
Toplumsal cinsiyet perspektifi, inşaat güvenliği literatüründe yeterince yer bulamamıştır. Oysa Japonya’daki Women in Civil Engineering Network’ün 2023 raporu, kadın mühendislerin liderlik ettiği projelerde güvenlik ihlallerinin %18 daha az olduğunu ortaya koyar. Bu, empati temelli planlamanın stratejik akılla birleştiğinde daha güvenli sonuçlar doğurduğunu gösterir.
---
Ekonomik ve Kültürel Yansımalar: Güvenliğin Bedeli
Tünel kalıp sistemi, ekonomik olarak kısa vadede avantaj sağlar; fakat uzun vadede bakım maliyetleri göz ardı edilir. Kalıpların tekrar kullanımı bir süre sonra tolerans dışı deformasyonlara yol açar. Türkiye’de birçok küçük ölçekli müteahhit, bu deformasyonları “göz kararı” düzeltmelerle geçiştirir.
Bu kültürel bir meseledir: “Hallederiz” anlayışı, güvenliğin en büyük düşmanıdır.
Ekonomik olarak bakıldığında ise, tünel kalıp sistemine yatırım yapan ülkeler (özellikle Güney Kore ve Türkiye), konut arzında ciddi artış sağlamıştır. Ancak artan hız, sosyal güveni aynı hızda büyütmemiştir. Kentsel dönüşüm projelerinde “hızlı teslim” vurgusu, çoğu zaman “güvenli teslim” ilkesinin önüne geçmiştir.
---
Geleceğe Bakış: Akıllı Kalıplar ve Yapay Zeka Destekli Güvenlik
Gelecekte tünel kalıp sistemi, sensör teknolojileriyle daha güvenli hale gelebilir. Akıllı kalıplar, beton basıncını, sıcaklığını ve kür süresini anlık ölçebilecek. Bu sayede kalıp deformasyonu ve erken kalıp sökümü kaynaklı riskler azalacaktır.
Ayrıca yapay zekâ destekli güvenlik yazılımları, sahadaki anlık tehlikeleri (örneğin düşme riski, yük dengesizliği) önceden algılayarak uyarı verebilecek. Güvenlik, sadece mühendislik değil, veri bilimiyle de güçlenecek.
---
Sonuç: Güvenlik Bir Sistem Değil, Bir Kültürdür
Tünel kalıp sistemi kendi başına güvenli ya da güvensiz değildir; onu güvenli kılan insan faktörüdür. Sistem, doğru ellerde hayat kurtarır; yanlış ellerde felakete dönüşür.
Güvenliği konuşurken, sadece çeliği ve betonu değil, sahada ter döken işçiyi, denetimi yapan mühendisi, ve o evde yaşayacak aileyi de hesaba katmalıyız.
Peki sizce, güvenliği bir teknolojiye mi emanet etmeliyiz, yoksa onu toplumun ortak bir bilinç meselesi haline mi getirmeliyiz?
Forumda bu sorunun yanıtını birlikte tartışmak, belki de inşaatın geleceğini yeniden tanımlamanın ilk adımı olur.
---
Kaynakça:
- Kobayashi, T. & Ito, M. (2017). Structural Safety Journal, Vol. 89.
- İstanbul Teknik Üniversitesi (2021). Tünel Kalıp Sistemlerinde İş Güvenliği Analizi Raporu.
- Women in Civil Engineering Network (2023). Gender Perspectives in Construction Safety.
- Kişisel saha gözlemleri ve 2024 yılı yapı denetim raporları.